Subscribe Now
Trending News
15 Mar 2024

Blog Post

SAĞLIKLI NESİLLER
Wellness

SAĞLIKLI NESİLLER 

Bebeklere ve küçük çocuklara özel organik mamalar üreten ve aynı zamanda dünyanın en büyük organik hammadde işleyicisi Hipp, gelecek nesiller için özel bir hassasiyet gösteriyor.

Dünyanın önde gelen organik bebek mamaları ile sağlıklı nesiller yetiştirmeyi hedefleyen Hipp’in hikâyesi 1800’lü yılların sonunda başlıyor. Aile, sekiz çocuğundan yedisini yeterli ve sağlıklı anne sütü alamadığı için kaybediyor. Bunun üzerine ailenin tek çocuğu kardeşlerinin başına gelenlerin aynısı kendi çocuklarının başına gelir korkusuyla süt, bisküvi ve galeta ununu karıştırarak mama hazırlıyor. 1901 yılında mamayı paket içerisinde kendi pastanelerinde satmaya başlıyorlar ve bu başlangıç markayı bugünlere taşıyor. Çiftçilikle uğraşan aile, 1932’de Almanya’nın Pfaffenhofen kentinde ilk fabrikalarını, 1950 yılında ise ilk kavanoz fabrikasını kurduktan altı sene sonra ellerindeki arazileri Doktor Hans Müller’in de katkılarıyla organik tarım arazilerine dönüştürüyor. Bugün ise Hipp, 74 ülkede satışı, 25 üretim tesisi bulunan ve sağlıklı nesiller yetiştirmeyi amaçlayan bir marka olarak biliniyor.

Hipp’in her ambalajının üzerine imzasını atan Claus Hipp, halen hayatta ve işini oğlu Stefan Hipp ile birlikte yürütüyor. Marka aynı zamanda bir yaş üzeri çocuklar için ürettiği organik çocuk gofretleri, meyve püreleri ve barlarıyla da bebek maması pazarının yalnızca ek gıda ve bebek sütlerinden oluşmadığını vurgulayarak, yeni bir segment oluşturmuş durumda. Annenin hamilelik döneminde başlayan, hem anneye hem de bebeğe yönelik, doğumdan sonra çocukluk dönemini de kapsayan uzun bir dönemde destekleyici gıda ve kozmetik ürünlere sahip olan marka, 560 farklı ürün çeşidi için dünya genelinde 8000 civarında anlaşmalı çiftçiyle çalışıyor. “Doğadan en iyisi, doğa için en iyisi” ve “Yaşamdaki en değerli varlık” mottolarıyla ilerleyen Stefan Hipp, doğayı önemsemenin, onu sevmenin ve onun bize sunduklarının değerini bilmemiz gerektiğini fark ettiriyor. “Sağlıklı toprak sağlıklı bitkinin, sağlıklı bitki ise sağlıklı insanın ön şartı” diyor ve gelecek nesillere sunduğumuz besinlerin kaynaklarını düşündürüyor.

Tanıdığımız en hassas bedenin bebeklerde bulunduğunun altını çizen Stefan Hipp, en çok onların hassas gıdalara, iyi beslenmeye ihtiyaçları olduğunu, bu nedenle bebek beslenmesi için üretilen ürünlerin de en iyi hammaddelerle yapılması gerektiğini söylüyor. “Yaptığımız işe sadece ticari bakmıyoruz. Bu işe inanmış, gönül vermiş bir aile şirketi olduğumuz için yolumuza ödün vermeden aynı şekilde devam edecek duygusallığa sahibiz.”

Hipp’in Polonya’nın Podagi bölgesinde 15 hektarlık bir arazi üzerinde yer alan organik tarım çiftliği ise markanın organik odaklı vizyonunu en iyi şekilde doğrular nitelikte. Stefan Hipp’in bizzat ilgilendiği çiftlik 2003 yılından bu yana faaliyette ve aynı zamanda markanın organik tarım ile ilgili çalışmalarını sürdürdüğü dev bir laboratuvar görevi görüyor. Organik hammaddenin içinde ilave koruyucuların ve kimyasal atıkların bulunmadığını, organik tarımın ise temelinin ürünlerin üretimi aşamasında hiç bir şekilde kimyasalların kullanılmaması, yalnızca doğal yollarla ve gübrelerle yetiştirilmesi olduğunu söylüyor Stefan Hipp. “Bizim için ayrıca önemli olan bir şey daha var, o da bütün üretim aşamasının çok şeffaf olması. Biz dünyadaki bütün tedarikçilerimizin ne şekilde, nerede, neyi, hangi zamanda ürettiklerini en başından en sonuna kadar biliyoruz. Yani o tohum toprağa atıldıktan sonra en son ürün bizim ambalajımıza girene kadar tamamıyla takip etmek mümkün. Ve bizim ürünlerimiz 280’den fazla standart kontrolden, binden fazla konuyu ele alan kontrollerden geçiyor. Bu şekilde bebek maması olarak tüketicimize sunuluyor.”  Bu aşamalardan geçebilmek ve bu kontrolleri yaparak üretim gerçekleştirmek için çok büyük bir tecrübeye ve bilgiye ihtiyaç var. Markanın da bu konuda 100 yılı aşkın bir süredir tecrübe ve bilgi birikimi bulunuyor. Stefan Hipp kendilerini birinci derecede tüketiciye karşı sorumlu hissettikleri için toprağı doğru bir şekilde işleyip sağlıklı yapısını korumayı amaçladıklarını söylüyor. Böylece kimyasallara ve genetiği değiştirilmiş organizmalara(GDO) ihtiyaç duymadan kendimizin ve çocuklarımızın hayatını riske atmadan çok daha ucuz yöntemlerle ve daha az enerjiyle insanları sağlıklı beslemenin mümkün olacağını belirtiyor.

Related posts